Kitap Kulübü Eylül 2024 Okuması
30 Eyl Pzt
|Google Meet
Zorbalık karşısında susmak mı, yoksa vicdanınızın sesini dinlemek mi? Stefan Zweig'in "Vicdan Zorbalığa Karşı" kitabında, tarihin karanlık dönemlerinde bireysel vicdanın nasıl direndiğine tanık olacaksınız. Bu özel okuma etkinliğimizde, sizleri vicdanın gücünü keşfetmeye davet ediyoruz.
Tarih ve Yer
30 Eyl 2024 21:00 – 23:00 GMT+3
Google Meet
Katılımcılar
Etkinlik Hakkında
📢 Bizimle Okur musunuz?
İnsanları birleştiren en önemli ve sahici köprülerden birinin ayakları #Kitaplardır. Kitaplar sayesinde, başka hayatlar tanırız; bize benzeyeni de benzemeyeni de anlamaya ve en azından dinlemeye çalışırız. İşte bu sebeple, Vicdan Vakfı olarak bir adım atıyoruz ve sizleri de bu yolculuğa davet ediyoruz.
Vicdan Vakfı Kültür ve Sanat Komisyonu olarak, aynı duygularla bir kitap kulübü kurduk. Bu kulüpte, her ay ortaklaşa seçtiğimiz bir kitabı okumak, sonra o kitapla ilgili konuşmak ve tartışmak için bir araya geleceğiz. Kitaplar aracılığıyla farklı perspektifler keşfedecek, yeni dünyalar tanıyacak ve en önemlisi, birbirimizin fikirlerine saygı göstererek birlikte büyüyeceğiz.
Eylül Ayının Kitabı: Stefan Zweig - Vicdan Zorbalığa Karşı
Bu ay için seçtiğimiz kitap, ünlü yazar Stefan Zweig'ın "Vicdan Zorbalığa Karşı" adlı eseri. Zweig, Avrupa'nın en karanlık dönemlerinden birinde yaşamış ve o dönemin ruh halini eserlerine derinlemesine yansıtmıştır. "Vicdan Zorbalığa Karşı", bireysel vicdanın baskı ve zorbalık karşısında nasıl direndiğini, insanlık onurunun nasıl savunulması gerektiğini güçlü bir şekilde vurgular.
Neden Bu Kitap?
Bu kitabı seçmemizin nedeni, içinde bulunduğumuz zamanın ruhuna uygun olmasıdır. Toplum olarak, zorbalığa ve haksızlığa karşı sesimizi yükseltmenin, vicdanımızı dinlemenin ve insan onurunu savunmanın ne kadar önemli olduğunu unutmamamız gerekiyor. Zweig'ın bu eseri, bize tarihsel bir perspektif sunarak, bugün karşı karşıya olduğumuz zorluklara nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda ilham verebilir.
Etkinliğe Nasıl Katılabilirsiniz?
Etkinliğimiz iki farklı aşamadan oluşuyor.
İlk aşamada 30 gün boyunca okuyacağımız kitabın duyurusunu yapıyoruz. OKUR LİSTESİNE KATILARAK bu süre boyunca kitabı okurken ilginizi çeken notları, düşüncelerinizi, etkinlik sayfasının altındaki FORUM'da paylaşıp, tartışabilirsiniz.
Etkinliğin ikinci aşaması ise bir aylık okuma süresinin sonunda kitabı ve yazarı birlikte değerlendirdiğimiz ve Google Meet üzerinden ONLINE olarak yapacağımız değerlendirme toplantısı olacaktır. Bu toplantıya sadece OKUR LİSTESİNE KATILANLAR davet edileceklerdir.
Bize Katılın!
Kitap kulübümüze katılmak için çok fazla bir şeye ihtiyacınız yok; sadece açık bir zihin, merak ve kitaplara olan sevginiz yeterli. Her ay bir araya gelerek, okuduğumuz kitap hakkında derinlemesine sohbet edeceğiz. Farklı bakış açılarını anlamaya çalışacağız ve bu süreçte hem bireysel hem de toplumsal olarak büyüyeceğiz. .🙏🌺
“Hiç bir diktatörlük, güç olmaksızın düşünülemez ve ayakta kalamaz. Gücü elinde tutmak isteyen, gücün aygıtlarını da eline geçirmelidir; emir vermek isteyen, cezalandırma yetkisine de sahip olmalıdır.” shf.36
"Luther, ilham vererek reformu harekete geçirmiştir. Calvin ise düzenleyici olarak onun bin parçaya bölünmeden ayakta kalmasını sağlamıştır", ibid. s.30 Hristiyanlık Reform hareketleri bizde bu iki kelime ile bilinir ama çok uzun süren, çok fazla tarafın ve aktörün yer aldığı yüz yılı aşkın süren bir hareketlilik, çatışma ve çekişme dönemidir. Calvin'in reformdaki rolünü Zweig bu cümleyle güzelce özetlemiş.
Jean Calvin
"Dogmaya dayalı zorba egemenlikler bir özgürlük hareketinden doğmuşsa, özgürlük fikrine karşı, kökten gelmiş iktidarlardan daima sert ve daha müsamahasız olur. (Vicdan Zorbalığına Karşı, syf: 49)" Haklı nedenlerle mücadeleye başlayıp, mücadele edilene -hatta onun da beter haline- dönüşmemek için çok ciddi ve sürekli dikkat gerekiyor. Bu durumun bir kez daha zihnimde altını çizdi bu cümle.
....Hakikati aramak ve onu kendi düşündüğü gibi ifade etmek asla suç olamaz. Kimse bir inanca zorlanamaz.
....Kitleler üzerinde baskın ve ikna edici bir gücü vardır...kürsüye çıktı mı, gür sesi ve zorba karakterinin sınırsız öfkesiyle halkı ateşli bir duygu patlamasına sürükler.
...Zorbalığa ancak kurnazlıkla karşı durulabilir.
....Bir insanın düşüncelerini yargılamak , iç dünyasındaki özel inancını adi suçlarla bir tutmak kimin hakkıdır.
Harika bir kitap. İçinde çok önemli mesajlar var.
Vicdan kavramını anlatan bu çok değerli kitabı okuyunuz, birlikte tartışalım.
Bugüne kadar, kitlesel baskılardan kurtulmayı başaracak, şiddete başvuran tek adamlara karşı kişisel bir imanla kendi tek ve biricik gerçeğini savunacak bireylerin çıkmasına engel olacak kadar ağır bir barbarlık dönemi ve sistemli bir tiranlık hiçbir zaman var olmadı. [Vicdan Zorbalığına Karşı, syf:19]
Özgürlük ile otorite arasındaki sınır her zaman gereklidir ve hiçbir halk, hiçbir çağ, düşünen hiç kimse bundan uzak kalamaz: Zira otoriteden yoksun bir özgürlük (kaosa dönüşeceği için) ve özgürlükten yoksun bir otorite (tiranlığa dönüşeceği için) mümkün değildir. [Vicdan Zorbalığına Karşı, syf:15-16]
Başkalarına zorla dayatıldığında, en temiz inançlar bile akla karşı işlenmiş bir günah olur.
ibid, shf. 18
Vicdan insanın kurtulmak veya bastırmak için çareler aradığı bir yük müdür?
“Geniş bir kitle, insanı tüketen çeşitli sorunların verdiği yorgunluk, hayatın karmaşıklığı ve kişiye yüklediği sorumluluklar karşısında dünyanın, her şeyi kapsayacak biçimde her tür düşünme mesaisini nihai olarak tümüyle üstlerinden alacak bir düzene mekanikleştirmesini özler. Var olmanın yüklediği tüm sorumluluklardan kurtulmayı sağlayacak bir Mesih’e yönelmek, toplumsal ve dinsel peygamberlerin yolunu açan mayanın özünü oluşturur.”
Stefan Zweig, @Vicdan Zorbalığa Karşı”, shf. 16