Vicdan Filmleri: İntihar Bekçisi Gösterimi ve Söyleşi

"İntihar Bekçisi" filminin ilk gösterimini incelemek ve ardından kısa filmde senaristin vermek istediği mesajların izleyicilerde uyandırdığı duyguları tartışmak oldukça keyif vericiydi.

Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde eğitimini bölüm birincisi olarak tamamlayan ve çalışmasıyla gelecek vadeden genç senaristimiz Selin Aktaş’ı başarılı çalışması ve yarışmada birincilik ödülünü almasından dolayı tebrik ediyor, kendisine başarılar diliyorum. Ayrıca, genç yetenekleri sanat yoluyla teşvik edici etkinliklerle destekleyen Vicdan Vakfı’na ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederim.

"İntihar Bekçisi" adlı kısa film, Türkiye’de içinde bulunduğumuz yapısal şiddet dönemini, toplumsal ve bireysel çatışmaları dramatik şekilde işliyor. Film, otoritenin halk üzerinde uyguladığı baskıcı yönetimin neden olduğu umutsuzluk ortamında, intihar vakalarının artışı karşısında devletin, soruna köklü bir çözüm getirmek yerine yüzeysel önlemlerle durumu kontrol etmeye çalışmasını eleştiriyor. İntiharlar artarken, köprü başlarına yerleştirilen bekçiler halkın iyiliğini gözeten figürler olarak sunulmak isteniyor. Ancak bu görevin ardında, otoritenin, yalnızca toplumun gözündeki görüntüsünü iyileştirme kaygısı yatıyor. Bekçilerin "rozet" kazanarak sınıf atlama arzusu, sistemin otoriter ve yüzeysel yaklaşımlarının altını çiziyor.

Ana karakter olan bekçinin hikayesi ise derin bir vicdani sorgulama içinde gelişiyor. Görev yerinde bir intiharı henüz engelleyememiş olan bu bekçi, çevresinden gelen alay ve baskılara maruz kalsa da sahte bir intihar düzenleyerek kendini ispatlama önerisini reddetmesiyle içsel bir ahlaki duruş sergiliyor. Bekçinin, serviste polisin gelişine tanık olduğu hiyerarşik sahne, toplumun güç ve otorite karşısında boyun eğdiği, hakkını savunmaktan çekindiği bir düzene ayna tutuyor. Tüm bu çatışmalar içinde, bekçinin "vicdanına” olan bağlılığı ve otoriteyi yanıltmayı reddetmesi, seyirciye karakterin içsel dünyasında ahlaki bir üstünlük ve dürüstlüğü temsil eden bir figür olduğu izlenimini veriyor.

Filmin doruk noktasında, gerçek bir intihar vakasıyla yüz yüze kalan bekçi, sahte intihar teklifini aklından geçirirken vicdan muhasebesi yapıyor. Bekçinin olay yerine ulaşıp intihar edenin arkadaşının değil, gerçekten yardım bekleyen biri olduğunu anlaması, karakterin yaşadığı rahatlama ve kendi anlayışına göre ahlaki zaferi görselleştiriliyor.

"İntihar Bekçisi", toplumdaki derin umutsuzluk ve çürümenin köklerine odaklanarak, bireylerin kendi vicdani değerlerini ve bunların temellerini sorgulamaları gerektiği mesajını veriyor. Filmin sonu ise bekçinin ve toplumun vicdani temellerini tartışmayı seyirciye bırakıyor; bu, bir toplumda yüzeysel ve göstermelik çözümler yerine derin bir vicdan muhasebesine olan ihtiyacı anlatan güçlü bir çağrı olarak öne çıkıyor. Filmde, vicdanın hangi temellere dayandığı ve bu temellerin nasıl belirlendiği üzerine yapılan sorgulama oldukça yerinde, düşündürücü ve içinde yasadığımız cehennemden kurtulmak için sıkça muhasebe etmemiz gereken bir konu. Filim adı Cehennem Bekçisi de olabilirmiş 😊