top of page

Ankara Vicdan Buluşmaları (5): Empati Yolunda

Vicdan Vakfı'nın Birleştirici Gücü

Türkiye'nin farklı kesimlerinden insanların bir araya geldiği, toplumsal adalet, empati ve anlayışın ön planda tutulduğu Vicdan Buluşmaları'nın beşinci oturumu 25 Mart günü Vakfımızın Ankara Kocatepe'deki ofisinde gerçekleşti. Vicdan Vakfı tarafından düzenlenen etkinlik, toplumun çeşitli kesimlerinden gelen bireylerin kişisel hikayeleri ve mücadeleleri üzerinden birbirlerini daha iyi anlamalarını ve ortak bir zemin bulmalarını amaçlıyor.




Bir Ömür Mücadele ve Dayanışma

Şükriye Ercan, 40 yıl önce Ankara'ya adım attığından bu yana, sendikal hareketlerden feminist mücadeleye, ekolojik haklardan emeklilerin sesini duyurmaya kadar birçok alanda aktif rol aldı. Alevi kimliği ve insan hakları savunuculuğu ile öne çıkan Ercan, ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı verdiği mücadelenin bedellerini ağır ödediğini, ancak bu yoldan dönmeyeceğini vurguladı. KHK ile ihraç edilmiş kişilere destek olmanın önemini ve bu süreçte yaşanan hukuksuzlukları da vurguladı. Kendi Kürt ve Alevi kimliği üzerinden, Türkiye'de yaşanan dil ve inanç üzerinden ayrımcılığa dikkat çekti. Şükriye Hanım, farklı kimliklerden insanların bir arada yaşayabilmesi için karşılıklı saygı ve anlayışın şart olduğunu belirtti.


Kimlik, Dönüşüm ve Empati

Kürt kökenli Akın Güngör, çocukluğundan itibaren yaşadığı kimlik dönüşümünü ve Türk milliyetçiliğinden muhalif bir duruşa evrimini anlattı. Muhafazakar bir yurtta başlayan yolculuğu, sol hareketlerle ve Kürt hakları mücadelesiyle kesişti. Güngör, farklı kimliklerin mücadelelerine duyduğu derin empati ile, toplumsal ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı duruşunu ifade etti. Akın Güngör, toplumda yaşanan haksızlıklara ve ayrımcılığa karşı çıkan bir ses olarak, adaletin ve hukukun üstünlüğünün önemini vurguladı. Farklı siyasi görüşlerden insanların, adalet ve insan hakları konusunda ortak noktada buluşabileceğini belirtti.


Yeni Yollar ve Yaraları Paylaşmanın Gücü

Milliyetçi bir aileden gelen ve idari yargıç olarak görev yaparken ihraç edilen Büşra Taşkıran, yaşadığı dönüşüm sürecini ve hak mücadelesine nasıl dahil olduğunu anlattı. Cezaevinde tanıştığı Kürt bir kadının hikayesi, Taşkıran'ın sorgulamasına ve yeni bakış açılarına açık olmasına yol açtı. Bugün, eşit haklar için mücadele eden bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor ve belgesel yapımlarıyla da sosyal adalet konularına dikkat çekiyor.


Özgürlük Mücadelesi ve Kişisel Bedeller

Milliyetçi muhafazakar bir aileden gelen ve darbe girişimi sonrasında ihraç edilen Cem Şenyayla, devletle olan ilişkisinin nasıl değiştiğini paylaştı. Cezaevi tecrübesi ve sonrasında yaşadığı zorluklar, Şenyayla'nın toplumsal meselelere bakış açısını derinden etkiledi. Cem Şenyayla, mesleğini ve özgürlüğünü kaybetmenin yanı sıra, devlet tarafından haksız yere suçlanmanın getirdiği zorlukları paylaştı. Baskıların aktivizm ve ifade özgürlüğü üzerinde yarattığı etkileri dile getirdi.


Önyargılardan Anlayışa

Caner Erdem, insan hakları savunucusu Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile sosyal medya üzerinden başlayan ve yüz yüze bir buluşmayla derinleşen diyaloğunun hikayesini paylaştı. Erdem, özellikle Kürt meselesi ve Türkiye'nin doğusuna dair önyargılarına meydan okuyan bu deneyimin, fikirlerini ve bakış açısını nasıl değiştirdiğini anlattı. Erdem, iletişimin ve saygının, toplumda derin bölünmelere rağmen ortak anlayışa ulaşmanın anahtarı olduğuna inanıyor. Şiddet içermeyen mücadele ve empatinin, toplumsal değişimdeki rolünü vurguladı. Asker çocuğu olan ve milliyetçi bir aileden gelen Erdem, ezilenlerin yanında yer almanın ve haksızlığa uğrayan herkese destek olmanın önemini dile getirdi.



Vicdan Buluşmaları, farklı deneyimlere ve görüşlere sahip insanların, ortak bir anlayış ve empati yoluyla bir araya gelerek toplumsal değişimi nasıl teşvik edebileceklerini gösteren bir platform olarak dikkat çekiyor. Bu buluşmalar, toplumsal adalet ve eşitlik arayışında, farklı seslerin birlikteliğinin gücünü ve empatinin önemini hatırlatıyor.

Comments


bottom of page