top of page

BİR VİCDAN ÖNCÜSÜ: TAHİR ELÇİ

Çiğdem Koç

 

 


“İnsanlarda tek zorunlu kanun/Savaşlara yoksulluğa karşı/Kendilerini ayakta tutmaları/ Ölüme karşı yaşamalarıdır. İnsanlarda tek güzel kanun/Suyu ışık/Düşü gerçek/Düşmanı kardeş yapmalarıdır..." der Paul Eluard bir şiirinde.


Avukat Tahir Elçi, Kaynak: Adil Yargılanma Hakkına Erişim Derneği
Avukat Tahir Elçi, Kaynak: Adil Yargılanma Hakkına Erişim Derneği

 

Düşleri gerçek yapmak vicdanının sesinden aldığı cesareti hiçbir şeye değişmeyenlerin büyüsüdür ancak, ölümü kutsamayan ama herkes adına daha iyi, daha onurlu bir yaşam için ölüme yürümekten de korkmayanların güzel gülüşünde saklıdır gerçeğin anahtarı; Tahir Elçi gibilerin…

 

“Bu ülkenin topraklarının farklı dillerinden, geçmişlerinden, acılarından ve sevinçlerinden ama aynı kadim öyküsünden kalkıp geldik bu gün buraya; bir başka aynı acıda ortaklaşmışlığın öfkesi, isyanı ama en çok dayanışmanın ve adalete dair inancın dürtüsüyle…

 

Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen Tahir Başkan’ı bir kez daha anmak ve “ O, hepimizin başkanı, meslektaşı, dostudur. Katilleri bulunmadan bu ülkeye adalet de gelmez, barış da,huzur da…Dosyasındaki gerçekler ortaya çıkmadan asla vazgeçmeyeceğiz, bu dava hepimizin davası” demek için…” diye yazmıştım yıllar evvel Tahir Elçi anmasında, onun hakkını savunurken vurulduğu Dört Ayaklı Minare’nin tanıklığında.

 

O gün bugün Tahir Elçi adı barışla, vicdanla ve bir türlü kavuşamadığımız adalet duygusuyla yan yana duruyor ve tam da gözümüzün içine bakıyor.

 

Bugün tam  dokuz yıl oldu Tahir Elçi vurulalı.

Tam dokuz yıldır bu vicdan öncüsü yiğit adamın yokluğunda bir eksik yürünüyor bu düş yolu.

 

Hayatı boyunca faili meçhuller, kayıplar, işkence ve kötü muamele dosyalarında avukatlık yaptı, insan hakkı ihlalleri ile mücadele etti Tahir Elçi. Avukatlık mesleğini vicdanının ve insana dair düşlerinin sesiyle donattı, cübbesini daha güzel bir hayatın renklerine boyadı. Ve son müvekkili Dört Ayaklı Minare oldu, son kez onun için yaptı savunmasını.

 

“Buradan bir çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar çatışmalar silahlar operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz. “ diye sesleniyordu o gün, o kurşun gelip onu bulduğu gün. Vicdanı onu tarihe de sahip çıkmaya çağırmıştı, barış dediğimiz sadece insanın değil; kuşun böceğin, ağacın çiçeğin ve taşın toprağındır da ancak, bunu biliyordu Tahir Başkan.

 

Onu hiç unutmayacağız; bir ömürlük mücadelesini de onun için adaleti sağlayamadıkça üzerimizdeki gölgenin kalkmayacağını da. Ama en önemlisi barış adına mücadele etmenin ne anlama geldiğini, vicdanla kurulan düşlerin insana nasıl cesaret verdiğini ve hayatından daha önemli şeyleri olanların aslında hayata en sıkı sıkı bağlı olanlar olduğunu unutmayacağız.

Düşü gerçek kılacak gücü hayatımızdan kopartılanların hatıralarından toplayacağız kimi zaman belki, acı acıyı bir yerden tanırken birbirimizi arayıp bulacağız. ne kadar düşersek o kadar kalkacak; ne kadar azalırsak o kadar çoğalmanın yollarını arayacağız.

 

Tahir Elçi'yi aramızdan alan kurşunun sesini bastıracak barış şarkıları besteleme umudumuzu kaybetmeyeceğiz.

 

Umudumuzu kaybedersek her şeyi kaybederiz çünkü…

80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page