TARİHİN TOZLU SAYFALARINDAN GÜNÜMÜZE KADIN MÜCADELESİ
Vicdan Vakfı’nın düzenlediği online İnsan Hakları Okulu kapsamında, 8 Ocak 2025 Çarşamba günü “Dünya Örnekleri İle Türkiye’de Kadın Hareketi: Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı ders gerçekleştirildi. Dersi, avukat kimliğiyle uzun yıllardır kadın hakları alanında faaliyet gösteren ve milletvekilliği döneminde de kadın mücadelesini Meclis gündemine taşıyan Filiz Kerestecioğlu verdi.
![](https://static.wixstatic.com/media/1a1eaa_f7bdbfe462b841baa02d5784950ea9a5~mv2.jpeg/v1/fill/w_980,h_377,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/1a1eaa_f7bdbfe462b841baa02d5784950ea9a5~mv2.jpeg)
Kadın haklarının tarihsel izini Orta Çağ’dan Fransız Devrimi’ne, Osmanlı’dan günümüze çeken Kerestecioğlu, “Kadınların ne yaptığını, ne yazdığını maalesef resmî tarih kaydetmedi. Bugün hâlâ pek çok kaynağı yeniden keşfetmek için bir ‘arkeolojik kazı’ yürütüyoruz,” diyerek tarihin gölgesinde kalmış kadın eser ve mücadelelerine ışık tuttu.
İLK DALGA FEMİNİZMDEN OSMANLI DÖNEMİ KAZANIMLARINA
Fransız Devrimi sonrası hak talebinde bulunan kadınların, dönemin toplumsal dinamiklerini nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıklayan Kerestecioğlu, Osmanlı’daki kadın hareketine de özellikle vurgu yaptı. 19. yüzyılda Nezihe Muhittin gibi öncü isimlerin silinmeye çalışılan önemini, ilk kadın dergileri ve derneklerinin toplumsal etkiye nasıl kapı araladığını aktardı. “Kadınlar, anayasal ve siyasal hakları ellerine almak istediler ama tarih boyunca önlerine sayısız engel çıkarıldı,” diyen Kerestecioğlu, birinci dalga feminizm dönemindeki hukuki ve toplumsal kazanımların altında her zaman kararlı bir kadın mücadelesinin yattığını söyledi.
İKİNCİ DALGA FEMİNİZM VE 80’LERDE YENİDEN YÜKSELEN KADIN HAREKETİ
Kerestecioğlu, 1960’larda Batı’da yükselen ikinci dalga feminizmin Türkiye’de 1980’lerin başında ses getirmeye başladığını belirtti. Başta üniversite çevrelerinden gelen kadın aydınların ve 12 Eylül darbesi sonrasının baskıcı ortamına karşı kurulan bilinç yükseltme gruplarının, feminist bilincin yaygınlaşmasına yol açtığını anlattı.
1987’de düzenlenen Dayağa Karşı Yürüyüşün, darbe döneminden sonra gerçekleştirilen ilk kitlesel kadın eylemi olduğunu hatırlatarak, “Kadınlar, özel alanın ‘politika dışı’ olduğu iddiasına karşı çıkarak aile içi şiddeti kamuoyunun gündemine taşıdılar,” dedi.
1990’larda Mor Çatı, feminist dergiler, kampanyalar ve sokak şenlikleri ile kadınların görünürlüklerinin artıp kolektif bir güç oluşturduğunu belirtti.
KÜRT KADIN HAREKETİ VE KİMLİK SİYASETİNDE BAĞIMSIZLAŞMA
Dersin bir diğer önemli bölümünde Kerestecioğlu, 1990’lı yıllarda Kürt kadınların, kendi siyasal ve toplumsal haklarını koruma mücadelesinde özerk bir alan açtıklarını vurguladı. Bu sayede Türkiye’deki genel kadın hareketinin çok daha kapsayıcı ve çoğulcu hâle geldiğini dile getiren Kerestecioğlu, “Kürt kadınlar, uğradıkları ırkçılık, militarist şiddet ve ekonomik sömürüye feminizmin ortak paydası üzerinden güçlü bir itiraz geliştirdi,” yorumunu yaptı. Aynı dönem Müslüman kadınların başörtüsü yasaklarına karşı yürüttüğü direnişle de feminist dayanışmanın kesiştiğini ifade etti.
YASAL DÜZENLEMELER VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ÖNEMİ
Türkiye’de kadın hareketinin, Medeni Kanun değişikliklerinden 6284 sayılı Kanun’a kadar pek çok hukuksal kazanım elde ettiğini ifade eden Kerestecioğlu, evlilik içi tecavüz gibi konuların kanunlara girmesinde feminist aktivistlerin büyük rol oynadığının altını çizdi. “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kadınların yıllar süren emeğine vurulmuş bir darbedir, ancak kadınlar bu sözleşmeyi fiilen hayata geçirmek için hâlâ direniyor,” diyen Kerestecioğlu, toplumun tüm kesimlerine duyarlı bir denetim ve uygulama mekanizması gerektiğine değindi.
FEMİNİST POLİTİKALARIN DEMOKRASİYE KATKISI
Yaklaşık bir saat süren dersin sonunda gelen soruları yanıtlayan Filiz Kerestecioğlu, “Kadınların hak, adalet ve eşitlik talebi, tek adam yönetimi başta olmak üzere her türlü otoriter rejimin önündeki en büyük engeldir. Mücadele genişledikçe ve farklı kimlikler birbirini tanıyıp dayanıştıkça demokrasinin sınırları da genişleyecek,” dedi. Sivil toplumun ve genç kuşakların, feminizmin farklı yaklaşımlarını daha çok benimsediğini ve birlikte değişimi büyüteceğini vurguladı.
FARKLI DİSİPLİNLERLE ZENGİNLEŞEN DERS PROGRAMI
Vicdan Vakfı İnsan Hakları Okulu’nun çevrim içi ders programı, hukuk, sosyoloji, felsefe, sivil toplum çalışmaları gibi pek çok farklı disiplinden konuşmacıyla devam ediyor. Dersler hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyenler, vakfın resmî web sitesi ve sosyal medya hesaplarını takip edebilir.
Comments