Mücahit Bilici, Mor Oda Vicdan Sohbetleri’nde vicdan kavramı üzerine yaptığı konuşmasının ardından, bu derin konuyu bir de köşe yazısında ele aldı. Bilici, Tanrı’nın ölümünün, vicdanın doğuşuyla nasıl bir bağlantısı olduğunu felsefi ve ahlaki bir bakış açısıyla açıklarken, bu sürecin insanlık tarihindeki önemini vurguladı.
Nietzsche’nin “Tanrı öldü” ifadesine odaklanan Bilici, bu sözün yanlış anlaşıldığını belirtiyor. Bu ifade, Tanrı’nın yokluğundan değil, toplumda Tanrı’nın temsil ettiği ahlaki düzenin yerini vicdan gibi içsel bir rehberin almasını anlatıyor. Modern çağda Tanrı’nın doğrudan bir otorite olmaktan çıkıp, bireyin kendi vicdanıyla hesaplaşmasını sağlayan bir içsel kılavuza dönüştüğünü savunuyor.
Bilici, Tanrı’nın öldüğünü ilan eden Nietzsche’nin asıl mesajının, Tanrı’nın yok olmadığını, aksine vicdan olarak yeniden doğduğunu söylüyor. İnsanların artık dışsal bir otoriteye değil, içsel bir muhasebe mekanizmasına, yani vicdana daha fazla başvurduklarını belirtiyor. Bu dönüşüm, ahlaki özerklik ve bireysel sorumluluğun önemini arttırırken, insanların hem kendileriyle hem de toplumla olan ilişkilerini yeniden yapılandırmalarını sağlıyor.
Mücahit Bilici'nin bu konudasi düşüncelerini ele aldığı köşe yazısının tamamını okumak için burayı tıklayın.
Mücahit Bilici'nin vakfımızın Mor Odasında Yaptığı Konuşma hakkında bilgi almak ve tamamını seyretmek için ilgili makaleye göz atabilirsiniz.
Comments