Dünya klasikleri dediğimizde ilk akla gelen romanlardan biri Suç ve ceza romanıdır. Yazarı ise dünyaca ünlü Rus yazar Fyoder Dostoyevski’dir.
Dostoyveski Kimdir?
1821 yılında Moskova’da dünyaya gelen yazar 1881 yılında san Petersburg ta ölmüştür. Öldüğünde tabutun arkasında on binlerce insan yürümüştür. Yazarın çocukluğu ve gençliği sarhoş bir baba ile hastalıklı bir anne arasında gelgitler yaşayarak geçmiştir. Anne ile baba arasındaki bu sağlıksız durum onun yaşamını etkilediği gibi onun yazarlıktaki roman kurgusunu da etkilemiştir. Dostoyevski için bir zaman devleti eleştirdi bahanesiyle kendisine idam kararı verilse de son anda bu idam kararından vazgeçilerek Dostoyevski’nin cezası dört yıl hapse çevrilmiştir. O kürek mahkûmu olarak cezasını Sibirya’da kalarak ödemiştir.
![](https://static.wixstatic.com/media/1a1eaa_0384bcd0d16c42d8aaf6f250e3ddfac9~mv2.webp/v1/fill/w_980,h_560,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/1a1eaa_0384bcd0d16c42d8aaf6f250e3ddfac9~mv2.webp)
Testinin içinde ne varsa dışına o sızar misali yazarın yaşamı romanlarında ortaya çıkmıştır. Yazar genç yaşta kumara yönelmiştir ki kitaplarının birinin adı kumarbazdır. Kardeşleri ile ilişkilerini anlatan kitabı Kromozovkardeşlerdir. Gençliğinin yansıması olan romanına delikanlı ismini vermiştir. ‘çok tuhaftı ağlayamadım ama ruhum paramparça oldu’ diyerek ruhunun yansımasını anlattığı roman insancıklardır. Yine kendisi sara hastası olduğu için budala adlı eserinde kahraman, sara hastası bir dürüst kişidir. Yani yazarın hayat serancamesi içinde ne yaşamışsa o yaşadıklarını roman olarak yazmıştır.
Yazar yazdığı romanların hemen hepsinde dünya çapında ses getirmiştir. Romanlarını mükemmel bir dille ve evrensel düzeyde yazmıştır ve bunu yazarken herhangi edebi bir kaygıda yaşamamıştır. Dostoyevski annesi gibi hastaydı. Osara hastasıydı. Bu hastalıklı yapısı onun ruh ve psikolojik sarsıntılar içinde yazılar yazmasına neden olmuştur. Her nekadar sara hastası da olsa ölümü ciğerlerinden olmuştur. O 1881 yılında bir ciğer kanaması üzerine ölmüştür. Yazar o dönem kendi ülkesinde bilinirdi fakat ölümünden sonra ve sonraki onlarca yıllar sonra kitapları dünyaca ünlü romanlar olmuştur. Bu dünyaca ünlü bir romancı olmasını sağlayan romanı şüphesiz suç ve ceza romanıdır.
Dostoyevski suç ve ceza romanını olgunluk döneminde yazmıştır. Konumuz gereği roman konusunu vicdan durumu ile analiz edecek olursak hikayenin en önemli karakteri Raskolnikov diye üniversitede hukuk okuyan iyi niyetli ve zeki bir gençtir. Bu genç parasızlıktan dolayı sefalet içinde yaşamaktadır. Yaşadığı yer bir binanın çatı katında hizbe diyeceğimiz nemli, küf, rutubet kokan karanlık tek odalı ve tek pencereli bir yerdir. Yaşam şartları onun için zordur. Çünkü ailesinden ayrılmış başka bir şehirde yaşam mücadelesi vermektedir ve ailesi kendisine para gönderemeyecek kadar fakirdir.
Raskolnikov'un Vicdanı
Roman kahramanı Raskolnikov özü itibariyle iyi bir çocuktur. Raskolnikov, İyi niyetli ahlaklı, faziletli bir kişiliğe sahiptir. O bu hasletlere rağmen hayatın içinde kendisi gibi olmayan çokça insan görmüştür. Bu gördüğü kötü insanlardan biriside tefeci bir kadındır. Tefeci kadın adı üzerinde insanların mağduriyetlerini kullanıp onları sömüren bir kadındır. Raskolnikov bu kadına kendi içinde düşmandır. Çünkü o bu tarz kötü insanların dünyada yaşamaması gerektiğini düşünmektedir. Çünkü aklı fikri ve vicdanıböylesine tefeci insanların dünyayı yaşanamayacak şekilde bozduğunu düşünmektedir. Bu bozuluş ise tüm toplumu etkilemektedir. İşte Raskolnikov bu tarz insanların toplum nezdinde yok olmasını istemektedir ve Bundan dolayı tefecikadını öldürmeye karar verir.
Romanın kahramanı Raskolnikov, bu öldürme eylemini çok kez romanda kendine sormuştur. Yani bu soruş şüphesiz vicdanıdır. Kendine sorduğu soruya kendinin cevabı enteresandır. Raskolnikov için bu cevaplar vicdan mı yoksa aklın mı sesidir. O ilk başta belirsizdir. Fakat içindeki ses dünyada kötülere yer olmadığıdır. Kötüler oldukça toplumların zarar gördüğünü düşünür. Raskalnikov, akılla hareket ederken vicdanına da yol aldırmıştır. Raskolnikovburada aklın yanında kendi vicdanını da bir yargıç gibi kullanmıştır. Vicdanının yargıcıda ilk başta katil olmasını salık vermiştir veya o öyle düşünmüştür. Vicdanı kendisinin o tefeci kadının öldürülmesi ile katil olacağını söylese de aynı vicdan insanlık için ve insanlığın faydasına olacağı düşüncesiyle o tefecinin öldürülmesini istemektedir. Raskolnikov’unvicdanında ikilik mevcuttur. Bu ikililik akılla vicdan, iyi ile kötü, zarar ile fayda arasındaki mücadeledir.
Raskalnikovvicdanı iyi ve kötü eylemlerinin ötesinde insanlık adına vicdanını çalıştırmıştır. Ona göre kişi katil de olsa insanlığa faydalı bir şey yapıyorsa o vicdanen rahattır. Çünkü insanlığa zarar veren öldürüldüğünde diğer vicdan sahibi insanları üzemeyecektir. Aklı kadını öldür derken vicdanın bir kısmı da ona: sen ne yapıyorsun kişi kötüde olsa senin bir kişiyi öldürmen doğru olmaz, kaldı ki bu bir suçtur ve sen katilde değilsin ve yine sen birinin ölümüne ferman verecek hâkimdedeğilsin demektedir. Raskolnikov; ruhundaki tereddütleri şüpheleri onu çok uğraştırsa da nihayetinde Raskolnikov’ un vicdanı onu insanlık adına iyi bir eylemin sonucu olacağı noktasında hareket ettirir ve sonuç itibariyle vicdanı eylemin kendisi değil, eylemin neticesi güzel diyerek tefeci kadını öldürmeye karar verir.
Raskolnikov tefeci kadını öldürmek için evinden çıktığıve kadının evine varacağı ana kadar vicdanı öldürme eylemi ile öldürme nihayetindeki fayda neticesi arasında gider gelir.En sonunda tefeci kadının evine varır kapıyı çalar kadın kapıyı açtığında kadınla konuşurken paltosundan çıkardığı baltasıyla kadını öldürür. Raskolnikov tefeci kadını öldürürken tefeci kadının masum kız kardeşi de olaya üzerine gelir. Raskolnikovonu da oracıkta öldürür. Raskolnikov ‘un vicdanı tefeci kadınısuçlu diye öldürürken tefeci kadının masum kız kardeşini de öldürmüştür. Ancak bu kız kardeş tefeci değil sakin dürüst ve iyiliksever bir kızdır. Ancak Raskolnikov onu da öldürmüştür.Niçin bu kızı öldürdü. Vicdan neticesi olarak insanlık adına öldürdüğü tefeci kadında kendi haklı ise masum kızı öldürmede vicdanı nasıl haklı olur. İşte romanda vicdan muhasebesi de burada başlar.
Raskolnikov için vicdan sorgulaması olan tereddütler, şüpheler, acımalar; kişinin ruh yelpazesindeki kırılmalar,ruhunu saran karanlıklar ve zaman geçtikçe ruhunu daraltan vicdani duygular onu çepeçevre sarar. Artık bütün bir roman boyunca vicdan; tereddüt- şüphe, haklı- haksız, fayda-netice arsında gider gelir. Gerçekten romanı okuyan herkes roman içinde Raskolnikov’un ruh bütünlüğüne girer ve kendini vicdan, tereddüt, şüphe, iyi, kötü, fayda, netice arsında hezeyanların akışında buluverir. Zaten romanın dünyaca ünlüolması bu yüzdendir.
Romanın kahramanı öldürme eyleminden sonra evine gider hastalanır günlerce haftalarca hasta bir şekilde yatar. Buhastalığı ki (bu vicdan rahatsızlığıdır) onu boğar bir yok oluşa götürür. Çünkü vicdanı masum bir kızı öldürmesiyle ve zaman geçtikçe onu ruhsal bunalıma sokar. Bu vicdan buhranından kurtulmak için yani vicdanının yangınını söndürmek için uyur fakat her uyandığı anda vicdanı onun ruhuna bir bıçak gibi girer.
Akıl kısa vadede kişiyi rahatlatır ama vicdan kısa zamandan başlayarak uzun bir zamana kadar ki bu ölünceye kadardır kişiyi elinin içine alır ve kişiyi büyük nedametler içinde pişmanlıklara gark eder. Dostoyevski’nin Raskolnikov’unda da durum budur. Onun vicdanı zamangeçtikçe hastalığını artırır. Ruhunu hapseder. Raskolnikov’unvicdanı hep rahatsızdır. O vicdanını rahatlatmak için tefeci kadından aldıklarını bile harcamaz bir toprağa gömer. Aynızamanda kahraman devamlı surette olayın gerçekleştiği yere gider gelir. Onun vicdanı hep bu öldürme anıyla meşguldür. Bir türlü olayı unutamaz. Çünkü vicdanı hep o masum kızı niçin öldürdüğünü sorar. Bu arada bir dedektifte bu cinayetteRaskolnikov’dan şüphelenir ve Raskolnikov’la konuşur. Raskolnikov cinayeti işlediğini itiraf etmek istese de bir türlü cinayeti itiraf etmez. İtiraf etmeme sebebi fakirlik içindeki anne ve kız kardeşini düşünmesidir. Ayrıca öldürdüğütefecinin toplum için öldürdüğü kanısında olduğundan aklı cinayeti itiraf için onu ikna etmiş gibidir. Fakat vicdanı öyle değildir. O vicdanının sesini haykırışlarını unutmak için yalnız kalmamaya çalışır. Çünkü yalnızlık insan vicdanını harekete geçirir.
Roman kahramanı roman içinde birde kız sever bu kızfakir ailesini geçimini sağlamak için kendini pazarlayan bir kadındır. Bu kadın dini bütün edepli, ahlaklıdır fakat ailesi için kendi vücudunu satmak durumundadır. Raskolnikov bu kızın iyilik misali olduğunu bilir.Raskolnikov kızın ailesi için yaptığı bu fedakârlığa sevinirken kızın bu fakirliğinden yararlanan insanlardan da nefret eder. Çünkü bu durum fakirlik içindeki bir kızdan faydalanmadır. Bu tefeci kadında böyleydi fakir insanları sömürüyordu. Burada Raskolnikovakıl silsilesini çalıştırmış ve bir noktada öldürme işini makul seviyeye çekmişse de masum kızı öldürmesinin akılnoktasında bir izahı yoktur. O bundan dolayı hep vicdanenrahatsızdı. Raskolnikov zaman içinde bu kıza güvenir. Kıza içinde bulunduğu hezeyanları vicdan rahatsızlığını ve tefeci kadını öldürdüğünü itiraf eder. Vicdanı cinayeti itiraf için hep kışkırtmıştır. Sevdiği kıza itirafta bulununca kahraman rahatlar. Demek ki vicdan yapılan yanlışı bir şekilde ortaya çıkartıyor. Vicdan bir köşeye sıkıştırılamıyor. O vicdan bugündeğilse başka bir zaman muhakkak ortaya çıkıyor. Sonuç itibariyle Vicdan yürür ve sonunda hakikati seslendirir. Romanın kahramanı vicdanın sesine kulak vererek cinayeti kendisinin yaptığını itiraf eder ve mahkûm olur sevdiği kızda onu yalnız bırakmaz mahkûmiyet boyunca yanında durur, onu bekler. Raskolnikov suçunu itiraf edip ve mahkûm olmasıylaiçi rahatlar ruhu sakinleşir.
Sakinleşen ve ruhu rahatlayan Raskolnikov’un vicdandır. Vicdanı onu doğruya götürmüştür. Kişi iyi ve davranışları düzgün ise vicdanı onu doğruya hakikate götürür ve doğruları seçmesini sağlar. Fakat kişi kötü huylu, davranışları çirkin ise onun vicdanı ilk başta kişiyi rahatlatsa da o sadece gölge bir rahatlıktır. Çünkü yukarıda dabelirtildiği gibi vicdan yürür ve doğruyu haykırır.
Romanın vicdanla ilgili söyledikleri:
Vicdan yürür ve hakikat ortaya çıkar
Akıl vicdanı bir zaman gölgelese de sonunda vicdan kazanır
Akıl mantık silsilesi içinde hareket eder vicdan ise aklıda yanına alarak içten bir yargıçtır.
Vicdan insanı ceza çekse dahi doğruya götürmek için içten bir dinamik harekettir. Vicdan hep iyiye yol almaya çalışır. Adalet noktasında ruhu kurtarmaya çalışır.
Vicdan neticeye göre değil, bilakis sebep neticeyi alarak yol alır.
Yanlış yapılan bir iş saman çöpü kadar olsa da vicdan o saman çöpünü dağ yapar.
İnsan kendini akılla aldatsa da vicdanla kendini aldatamaz.
Akıllı bir adamım diye düşünülür mü, oysa vicdan akıldan daha akıllıdır.
Vicdanlı olmak erdemli bir davranıştır.
Kıyıda köşede birikip dolan bir vicdan mekanizması hep vardır.
İnsan aklı neymiş gör, insan vicdanı neymiş gör.
Akıl mahkemesi, vicdan mahkemesi
Vicdanı olmayan adam mutsuzluğa mahkûmdur.
Vicdanla mücadele etme. Çünkü vicdan eninde sonunda kazanır.
Vicdanlı bir insan olmak övünülecek bir şey değil, bilakis zaten olması gereken bir iç yargıçtır.
Vicdan endişesi güçlü olmanın ilk işaretidir.
HÜLASA
Vicdan, roman boyunca kahramanın ruhsal bunalımlarını gözler önüne serer. İşlenen bir suçun veya yanlışın hiçbir zaman öyle gitmeyeceğidir. Vicdan işlenen suçun peşini hiçbir zaman terk etmez. Kişi ne olursa olsun vicdanından kaçamaz. Çünkü vicdan insan bünyesinde kontrol mekanizması olarak derç edilmiştir.
Vicdan toplum yararına dahi olsa bir kişiyi masum yere öldürmeye izin vermez. İlk başta böyle bir düşünceye sahip olunsa da bu duygu kısa sonra sonra çöker ve insanı hayatta iken vicdan azabıyla tanıştırır. Bu yönüyle yapılan bir sucun niteliği ne olursa olsun asla kaldırılamayacak kadar ağır bir yüktür. Vicdan kişiye suçunu itiraf ettirmesiyle zafer kazanır. Bu kazanç aslında suçu işleyeninde zaferidir. Çünkü vicdanın zaferi demek kişinin vicdanının rahatlaması demektir.
İnsanoğlunun nihai kurtuluşu ve erdem kazanması vicdan ve ahlaki farkındalıkla olur. Bunu zaten roman kahramanımızda da görüyoruz. Roman kahramanı suçunu itiraf etmesiyle bedenen ceza alsa da vicdani azaptan kurtularak kazanmıştır.
Çok güzel bir yazı olmuş. Ülkemizde son 10 yılda yaşananlara baktığımızda yöneticilerin vicdanları hakkında neler söyleyebiliriz ? Vicdanları uyku da mı yoksa ölmüş olabilirler mi ? Ve en önemlisi yapıtta ki kahraman gibi bir gün yaptıkları yanlışları itiraf edip mahkum olmayı göze alabilirler mi ?