top of page
İletişim

Twitter Vicdan Sohbetleri: Bitmeyen Yüzleşmeler

16 Kasım akşamı Mor Oda’da düzenlenen Vicdan Sohbetleri, bireysel ve toplumsal vicdan kavramına dair zengin bir tartışma ortamı sundu. Gülayşe Koçak’ın rehberliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, vicdanın ne olduğu, nasıl şekillendiği ve toplumsal hayatta ne tür bir rol oynadığı derinlemesine ele alındı.


Gülayşe Koçak konuşmasına, vicdanın bireyden topluma uzanan bir eğitim ve gelişim süreci olduğuna dikkat çekerek başladı. Vicdanı bir kas gibi eğitilebilir bir yetenek olarak tanımlayan Koçak, farklı bakış açılarını anlamanın ve empati kurmanın bu süreçteki önemine vurgu yaptı. Kendi deneyimlerinden örnekler sunarak, üç yıl önce Kürtçe öğrenmeye başlamasının kendisinde yarattığı farkındalık sürecini paylaştı. Ana dilinde konuşma hakkına sahip olmanın bir ayrıcalık olduğunu fark etmesi, vicdanın sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğunu gözler önüne serdi.


Etkinlik boyunca dinleyiciler de kendi soruları ve yorumlarıyla tartışmaya katkı sundu. Vicdanın evrensel olup olmadığı konusundaki tartışmalar, Avrupa’nın sömürgecilik geçmişinden günümüzün küresel adaletsizliklerine kadar pek çok başlığı içerdi. Koçak, vicdanın öğrenilen ve kültürel bir olgu olduğunu ifade ederken, toplumsal hafızanın bu süreçteki rolüne dikkat çekti. Dinleyiciler arasında, farklı kültürlerin vicdan anlayışları üzerine yapılan karşılaştırmalar büyük ilgi uyandırdı.


Konuşmanın dikkat çeken bir diğer bölümü, yaratıcı yazarlık eğitimi üzerinden vicdanın eğitilebilirliği üzerineydi. Koçak, öğrencilerine farklı bakış açılarıyla yazma egzersizleri yaptırarak empati yeteneklerini geliştirmeye çalıştığını anlattı. Bir olayın hem mağdur hem de fail perspektifinden yazılmasını sağlayarak, öğrencilerinin vicdanın çok boyutlu yapısını kavramalarını hedeflediğini belirtti. Bu tür yöntemlerin bireylerin vicdan gelişimine katkı sağladığına dair örnekler, dinleyicilerden büyük beğeni topladı.


Etkinlik boyunca günümüz dünyasının vicdani krizleri de tartışıldı. Savaşlar, çevre sorunları, toplumsal adaletsizlikler gibi küresel meselelerin, vicdan eksikliğinden kaynaklandığına dair ortak bir görüş hâkimdi. Koçak’ın, "Eskiden kötülük yapanlar yaptıklarından utanç duyardı, şimdi ise utanmazlık sıradan hale geldi" sözleri, modern dünyanın karşı karşıya olduğu vicdani erozyonu açıkça ortaya koydu.


Vicdan Sohbetleri, bireylerin kendi vicdanlarını sorgulamaları ve toplumsal sorumluluklarını hatırlamaları için güçlü bir platform sundu. Gülayşe Koçak’ın konuşması, katılımcılara vicdanlarını geliştirmek için yeni bir perspektif kazandırdı. Bu etkinlik, daha adil ve duyarlı bir toplum yaratmanın ancak bireylerin vicdanlarını güçlendirmesiyle mümkün olabileceğini bir kez daha hatırlattı.


Sizce vicdan, bireyin mi yoksa toplumun mu sorumluluğu?

29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page