40 YILI AŞKIN GAZETECİLİK VE ETİK DENEYİMİ
Vicdan Vakfı’nın düzenlediği online İnsan Hakları Okulu kapsamında, 22 Ocak 2025 Çarşamba günü “Medya Okuryazarlığı” başlıklı ders yapıldı. Dersi, 40 yılı aşkın süredir gazetecilik yapan ve hâlen medya ombudsmanı olarak görevini sürdüren Faruk Bildirici verdi. Cumhuriyet ve Hürriyet başta olmak üzere pek çok medya kurumundaki deneyimini paylaşan Bildirici, “Gazetecilik, doğru bilginin topluma ulaştırılması için ciddi bir sorumluluk alanı. Fakat bugün medyada büyük bir ‘bilgi kirliliği’ yaşanıyor,” diye konuştu.
80’LERDEN GÜNÜMÜZE MEDYANIN DEĞİŞİMİ
Gazeteciliğe 1980'de başladığını belirten Faruk Bildirici, o yıllarda “basın” olarak anılan mecranın, 1990’lardan itibaren özel radyo ve televizyonların çoğalmasıyla “medya” kavramına dönüştüğünü anlattı. “Başlangıçta tek kanallı TRT ya da birkaç gazetenin egemen olduğu bilgi akışı, bugün sosyal medya ve dijital platformlarla bir enformasyon okyanusuna dönüştü,” diyen Bildirici, okurun veya izleyicinin ‘bilinçli bir filtre’ geliştirmesi gerektiğine vurgu yaptı.
HABER KAYNAKLARINDA GÜVEN VE ŞÜPHE VURGUSU
Bildirici’ye göre medya okuryazarlığının temeli, “her bilginin doğruluğuna inanmama” prensibine dayanıyor. “Günümüzde ister sosyal medya, ister geleneksel medya olsun, gelen her enformasyona kuşkuyla yaklaşmak zorundayız. Kim paylaştı, hangi kaynaktan aktarıldı, haberin asıl muhatabı kim? Bunları mutlaka sorgulamadan ‘tüketmek’, dezenformasyonun yayılmasına yol açar,” dedi. Bu bağlamda, “farklı kaynaklardan haber okumak, aynı olayın farklı yansımalarını karşılaştırmak, asıl kaynağa başvurmak” gibi adımların kritik olduğunu belirtti.
MADDİ ÇIKAR, SAHİPLİK YAPISI VE YAYIN POLİTİKASINA ETKİSİ
Dersin ilerleyen bölümünde medyanın kurumsal sahiplik ve finansman sorunlarına değinen Faruk Bildirici, “Büyük holdinglerin veya partilerin etki alanında bulunan medya kuruluşları, çoğu zaman ‘kamu yararı’ yerine patrondan veya siyasal iktidardan aldığı sinyali esas alıyor. Bu da okura, izleyiciye daha az ‘gerçek’ ve daha fazla ‘yansımalı’ haberle sonuçlanıyor,” değerlendirmesini yaptı. Bağımsız gazeteciliğin zorluğunu vurgulayarak, “Halkın sağlığı, toplumsal barış gibi konularda hayati önemi olan dosyalar bile çoğu zaman maddi çıkar veya siyasi bağlılık yüzünden yayımlanamıyor,” dedi.
ÖRNEKLER ÜZERİNDEN DEZENFORMASYON VE KARŞI MÜCADELE
Gazeteci Bildirici, yakın dönemde basında sıkça rastlanan örnekler üzerinden dezenformasyonun nasıl dolaşıma girdiğini anlattı. Kimi zaman “kötü niyetli manipülasyon” kimi zaman da “eksik araştırma” nedeniyle yanlış bilgilerin yayıldığını söyleyen konuşmacı, okurun bu tür hatalara karşı teyit kuruluşlarından veya farklı kaynaklardan yararlanabileceğini belirtti. Ayrıca, kullanıcıların sosyal medyada hızla yayılan komplo teorileri ve uydurma haberler konusunda bilinçli olmaları gerektiğinin altını çizdi.
‘GAZETECİLİK BİR VİCDAN MESLEĞİDİR’
Dersin sonunda katılımcılardan gelen soruları yanıtlayan Faruk Bildirici, “Gazetecilik bir vicdan mesleğidir. Bir gazeteci, haberin son noktasını koymadan önce ‘Bu haber masum bir insana haksızlık eder mi, topluma zarar verir mi?’ diye sormak zorunda,” dedi. Bilgi kirliliğinin arttığı dönemde ombudsman modelinin önemini vurgulayan Bildirici, şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının medya etiğine katkı sunacağını belirtti.
FARKLI DİSİPLİNLERİN BULUŞTUĞU ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR PROGRAM
Yaklaşık bir saat süren dersin sonunda katılımcılar, medya okuryazarlığı, dezenformasyon, yeni medya platformları ve vatandaşların hangi kaynaklardan “gerçeğe” ulaşabileceği konularında sorular yöneltti. Vicdan Vakfı İnsan Hakları Okulu’nun çevrim içi ders programı; hukuk, sosyoloji, felsefe, medya, sivil toplum çalışmaları gibi farklı alanlardan konuşmacılarla devam ediyor. Ayrıntılı bilgi almak isteyenler, vakfın resmî web sitesi ve sosyal medya hesaplarını takip edebilir.
Comments